Genel olarak hareketlerde yavaşlama ile birlikte ortaya çıkan Parkinson hastalığı, hasta ve yakınlarının hayatını olumsuz etkiliyor. Pa...
Genel olarak hareketlerde yavaşlama ile birlikte ortaya çıkan Parkinson hastalığı, hasta ve yakınlarının hayatını olumsuz etkiliyor.
Parkinson hastalığının genelde 65-70 yaşlarında ortaya çıktığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "35-40 yaşlarında da Parkinson gelişen hastalarımız var. Genç yaşta Parkinson ortaya çıkıyorsa, bunun altında mutlaka buna neden olan faktörler araştırılmalı. Genetik yatkınlık çok önemli" açıklamasında bulundu.
Vücutta dopamin miktarının yüzde 60-70 oranında azaldıktan sonra Parkinson belirtilerinin ortaya çıktığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Bu aşamadan sonra Parkinson belirtileri ortaya çıkıyor. Parkinsonun genel olarak 4 tane temel bulgusu var: En önemli bulgu hareketin yavaşlaması. Tüm hareketlerde yavaşlama ve hareketlerin amplitüdünün düşmesi (örneğin yürürken yavaş ve küçük adımlarla yürüme gibi) görülmektedir. İkinci bulgu ise titreme. Özellikle istirahat halinde görülen titremelere dikkat edilmeli. Üçüncü bulgu kol ve bacakta 'katılık' olarak tanımlanan sertliğin meydana gelmesi. Hastalar hareketleri daha zor yapar, kolunu bacağını kullanırken zorlanır. Son bulgu ise denge sorunları. Parkinson hastaları maalesef çok sık düşerler" dedi.
Koku alma bozukluğu Parkinson belirtisi olabilir
Parkinson olmadan hastalarda 'premotor' denen, ileride Parkinsonun gelişebileceğini düşündüren bulguların olduğuna değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Parkinson hastalığı aslında hasta olmadan 10-15 yıl önce belirti veriyor. En önemli ön belirti ise kabızlık. REM uykusu davranış bozukluğu dediğimiz uyku bozukluğu, uykuda bağırma, korku, kol ve bacaklarda hareket de Parkinson belirtisi olabilir. Ayrıca koku alma bozukluğu da hastalığın ön belirtisi olabilir. Parkinson hastalarının geçmişine baktığımızda çoğunda bu tarz belirtiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerde Parkinson riski daha yüksek" şeklinde konuştu.
Parkinson hastalarına, duygularını belli edemedikleri için depresyon tanısı da konabiliyor
Parkinsonda ana bulguların yanı sıra birçok yan bulgunun da olduğuna değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Bu hastalarda 'Maske yüz' dediğimiz bir durum gelişir. Hastalarda mimik hareketleri azalır, donuk bir ifade olur. Bu hastalar duygularını belli edemedikleri için çoğu kez bu hastalara depresyon tanısı da konabiliyor" açıklamasında bulundu. Parkinson hastalarının konuşmasının da belli bir süre sonra etkilendiğini ve monoton konuşmaya başladıklarını anlatan Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Konuşmalarında duygular anlaşılmaz. Ses şiddeti azalır, daha kısık sesle konuşurlar" dedi.
Parkinson hastaları bol bol hareket etmeli
Parkinson hastalarına mümkün olduğu kadar hareketli olmayı önerdiklerini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Parkinson hastaları yürüyüşler yapmalı, günlük işlerini yapmalı ve hareket etmeli. Asla kendini eve kapatmamalı. Burada yoga veya Tai Chi gibi denge egzersizlerinin de büyük yararı var. Hareketle alakalı bir hastalık olduğu için hastalar hareket etmekten kaçınıyor ancak biz bunun tersini yapmalarını söylüyoruz. Yaşam kaliteleri hareket ettikçe yükselir" dedi. Parkinson hastalığının seyri ve tedavi aşamasında hastaların halüsinasyon görebildiğini de belirten Prof. Dr. Kütükçü, "Parkinson hastalarının diğer halüsinasyon görenlerden farkı, halüsinasyon gördüğünün farkında olması. Halüsinasyonlar çok hafif başlayıp sonrasında hastayı çok rahatsız edecek noktaya kadar gidebiliyor. Ayrıca tansiyon düşüklüğü görülebiliyor. Ayağa kalkınca baş dönmeleri, düşmeler olabiliyor. Bu yüzden tansiyonları kontrol altında olmalı" önerisinde bulundu.
İleri evre hastalarda beyin pili tedavisi
Parkinson hastalarına ilaç tedavisi uygulandığını belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "6 grup ilacımız var, onları kullanıyoruz. İleri evre hastalarda beyin pili (Derin beyin stimulasyonu) dediğimiz bir yöntem de uygulayabiliyoruz. Bu yöntemde, beyinde Parkinson ile alakalı çekirdeklere elektrot yerleştirip, dışardan bu elektrotu uyararak şikayetlerini gidermeye çalışıyoruz. Beyin piliyle bu hastaların titreme ve yavaşlık gibi şikayetleri çok azalıyor, yaşam kaliteleri yükseliyor. Ayrıca ileri evre hastalarda bağırsaktan verdiğimiz bazı ilaçlar var. Bunlar da etkili ilaçlar" dedi.
Parkinsonun seyrinin durdurulması ile ilgili çalışmalar sürüyor
Parkinsonun kronik ve uzun süreli bir hastalık olduğunu ve devamlı bir doktor kontrolünde olunması gerektiğinin altını çizen Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Her evrede hem hastalıkla hem ilaçlarla ilgili ortaya çıkan yeni bulguları değerlendirip tedaviyi düzenlemek gerekiyor" şeklinde konuştu. Parkinson ile alakalı çalışmaların çok fazla olduğunu vurgulayan Prof. Kütükçü, "Parkinson aşısı ve eksik dopamin üreten hücrelerin beyne tekrar verilmesi gibi kök hücre çalışmaları üzerinde çalışılıyor. Kök hücrelerle beynin tekrar dopamin üretmesi amaçlanıyor. Ayrıca hastalığın seyrini durdurmakla ilgili çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki 10-15 sene içerisinde bu konu ile alakalı çok önemli çalışmalar olacağını düşünüyorum" açıklamasında bulundu.
Yaş ve genetik Parkinsonda engellenemeyecek risk faktörlerinin başında geliyor
Parkinsonun ileri yaş ve genetik gibi engellenemeyecek risk faktörlerinin bulunduğunu ancak bunun yanı sıra kuyu suyu kullanımı gibi çevresel etkelerin de önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Kütükçü, "Özellikle tarım ilaçları ve böcek ilaçlarına maruz kalmanın Parkinson'a neden olabileceği söyleniyor. Ayrıca demir, alüminyum, manganez gibi ağır metalleri yüksek dozda alanlarda Parkinson daha fazla görülüyor. Kafa travmasının da Parkinsona yol açabileceğine dair çalışmalar var" şeklinde konuştu.
Parkinson hastalığının genelde 65-70 yaşlarında ortaya çıktığını vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "35-40 yaşlarında da Parkinson gelişen hastalarımız var. Genç yaşta Parkinson ortaya çıkıyorsa, bunun altında mutlaka buna neden olan faktörler araştırılmalı. Genetik yatkınlık çok önemli" açıklamasında bulundu.
Vücutta dopamin miktarının yüzde 60-70 oranında azaldıktan sonra Parkinson belirtilerinin ortaya çıktığını belirten Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Bu aşamadan sonra Parkinson belirtileri ortaya çıkıyor. Parkinsonun genel olarak 4 tane temel bulgusu var: En önemli bulgu hareketin yavaşlaması. Tüm hareketlerde yavaşlama ve hareketlerin amplitüdünün düşmesi (örneğin yürürken yavaş ve küçük adımlarla yürüme gibi) görülmektedir. İkinci bulgu ise titreme. Özellikle istirahat halinde görülen titremelere dikkat edilmeli. Üçüncü bulgu kol ve bacakta 'katılık' olarak tanımlanan sertliğin meydana gelmesi. Hastalar hareketleri daha zor yapar, kolunu bacağını kullanırken zorlanır. Son bulgu ise denge sorunları. Parkinson hastaları maalesef çok sık düşerler" dedi.
Koku alma bozukluğu Parkinson belirtisi olabilir
Parkinson olmadan hastalarda 'premotor' denen, ileride Parkinsonun gelişebileceğini düşündüren bulguların olduğuna değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Parkinson hastalığı aslında hasta olmadan 10-15 yıl önce belirti veriyor. En önemli ön belirti ise kabızlık. REM uykusu davranış bozukluğu dediğimiz uyku bozukluğu, uykuda bağırma, korku, kol ve bacaklarda hareket de Parkinson belirtisi olabilir. Ayrıca koku alma bozukluğu da hastalığın ön belirtisi olabilir. Parkinson hastalarının geçmişine baktığımızda çoğunda bu tarz belirtiler olduğunu görüyoruz. Bu kişilerde Parkinson riski daha yüksek" şeklinde konuştu.
Parkinson hastalarına, duygularını belli edemedikleri için depresyon tanısı da konabiliyor
Parkinsonda ana bulguların yanı sıra birçok yan bulgunun da olduğuna değinen Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Bu hastalarda 'Maske yüz' dediğimiz bir durum gelişir. Hastalarda mimik hareketleri azalır, donuk bir ifade olur. Bu hastalar duygularını belli edemedikleri için çoğu kez bu hastalara depresyon tanısı da konabiliyor" açıklamasında bulundu. Parkinson hastalarının konuşmasının da belli bir süre sonra etkilendiğini ve monoton konuşmaya başladıklarını anlatan Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Konuşmalarında duygular anlaşılmaz. Ses şiddeti azalır, daha kısık sesle konuşurlar" dedi.
Parkinson hastaları bol bol hareket etmeli
Parkinson hastalarına mümkün olduğu kadar hareketli olmayı önerdiklerini anlatan Anadolu Sağlık Merkezi Nörolojik Bilimler Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Parkinson hastaları yürüyüşler yapmalı, günlük işlerini yapmalı ve hareket etmeli. Asla kendini eve kapatmamalı. Burada yoga veya Tai Chi gibi denge egzersizlerinin de büyük yararı var. Hareketle alakalı bir hastalık olduğu için hastalar hareket etmekten kaçınıyor ancak biz bunun tersini yapmalarını söylüyoruz. Yaşam kaliteleri hareket ettikçe yükselir" dedi. Parkinson hastalığının seyri ve tedavi aşamasında hastaların halüsinasyon görebildiğini de belirten Prof. Dr. Kütükçü, "Parkinson hastalarının diğer halüsinasyon görenlerden farkı, halüsinasyon gördüğünün farkında olması. Halüsinasyonlar çok hafif başlayıp sonrasında hastayı çok rahatsız edecek noktaya kadar gidebiliyor. Ayrıca tansiyon düşüklüğü görülebiliyor. Ayağa kalkınca baş dönmeleri, düşmeler olabiliyor. Bu yüzden tansiyonları kontrol altında olmalı" önerisinde bulundu.
İleri evre hastalarda beyin pili tedavisi
Parkinson hastalarına ilaç tedavisi uygulandığını belirten Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "6 grup ilacımız var, onları kullanıyoruz. İleri evre hastalarda beyin pili (Derin beyin stimulasyonu) dediğimiz bir yöntem de uygulayabiliyoruz. Bu yöntemde, beyinde Parkinson ile alakalı çekirdeklere elektrot yerleştirip, dışardan bu elektrotu uyararak şikayetlerini gidermeye çalışıyoruz. Beyin piliyle bu hastaların titreme ve yavaşlık gibi şikayetleri çok azalıyor, yaşam kaliteleri yükseliyor. Ayrıca ileri evre hastalarda bağırsaktan verdiğimiz bazı ilaçlar var. Bunlar da etkili ilaçlar" dedi.
Parkinsonun seyrinin durdurulması ile ilgili çalışmalar sürüyor
Parkinsonun kronik ve uzun süreli bir hastalık olduğunu ve devamlı bir doktor kontrolünde olunması gerektiğinin altını çizen Uzmanı Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, "Her evrede hem hastalıkla hem ilaçlarla ilgili ortaya çıkan yeni bulguları değerlendirip tedaviyi düzenlemek gerekiyor" şeklinde konuştu. Parkinson ile alakalı çalışmaların çok fazla olduğunu vurgulayan Prof. Kütükçü, "Parkinson aşısı ve eksik dopamin üreten hücrelerin beyne tekrar verilmesi gibi kök hücre çalışmaları üzerinde çalışılıyor. Kök hücrelerle beynin tekrar dopamin üretmesi amaçlanıyor. Ayrıca hastalığın seyrini durdurmakla ilgili çalışmalar sürüyor. Önümüzdeki 10-15 sene içerisinde bu konu ile alakalı çok önemli çalışmalar olacağını düşünüyorum" açıklamasında bulundu.
Yaş ve genetik Parkinsonda engellenemeyecek risk faktörlerinin başında geliyor
Parkinsonun ileri yaş ve genetik gibi engellenemeyecek risk faktörlerinin bulunduğunu ancak bunun yanı sıra kuyu suyu kullanımı gibi çevresel etkelerin de önemli olduğuna değinen Prof. Dr. Kütükçü, "Özellikle tarım ilaçları ve böcek ilaçlarına maruz kalmanın Parkinson'a neden olabileceği söyleniyor. Ayrıca demir, alüminyum, manganez gibi ağır metalleri yüksek dozda alanlarda Parkinson daha fazla görülüyor. Kafa travmasının da Parkinsona yol açabileceğine dair çalışmalar var" şeklinde konuştu.
Hiç yorum yok